top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıabdullah korkmaz

Her şeyin Azı Karar Çoğu Zarar

Güncelleme tarihi: 1 Tem 2022

Çocuklar dünyaya geldiklerinde büyük bir keşif ve merak duygusu içindedirler. 1. Yılın sonuna doğru kendi başlarına hareket edebilmeye başlayınca, bu tehlikelerle dolu dünyaya gözü kara bir şekilde adım atarlar. Onları tehlikelerden korumak isteyen ebeveynleri de keşif ve merak duygusundan geçici olarak durmaya ve donmaya geçecekleri bir kontrol mekanizması geliştirirler. Hayatta kalabilmemiz ve uyum sağlayabilmemiz için bu uyarılar gereklidir. Ancak sürekli azarlanma, eleştirilme ve reddedilmeye maruz kalan çocuklar psikolojik ve zihinsel gelişimde problemler yaşayabilir. Disipline etmek için sürekli utandırılan çocuklar çoğu zaman korku ve kaygı içindedir. Depresyona ve anksiyete bozukluğuna yakalanma riski taşırlar. Yavrumuzu korumak için geliştirdiğimiz bu çok eski strateji bilinçli ya da bilinçsiz aşırı kullanıldığında çocuğumuz kendini hayat boyu saldırı tehlikesi altında ve terk edilme korkusu içinde bulur. O ZAMAN SALALIM ÇAYIRA MEVLAMIZ KAYIRA Aşırı suçlamayı, grupların ahlak ve değerlerini devam ettirmeye yarayan yerinde ve yeterince sınır koymaktan ayıralım. Yerinde ve yeterince sınır, vicdanın gelişimini destekler, empatik becerilerin derinleşmesine yardımcı olur. Aşırı suçlama ise çocuğun kendini temelde kusurlu, değersiz ve sevilmeyi hak etmez olarak değerlendirmesine neden olur. Yerinde ve yeterince sınır koyulduğunda, çocuk yaptığı bir şeyden dolayı utanır, aşırı suçlanan çocuk ise olduğu şeyden utanır. Aşırı suçlanan insanların çocukluklarında genelde, otoriter ve eleştirel ebeveynleri vardır, kardeşlerinden daha az sevildiklerini hissetmişlerdir, bir ya da her iki ebeveyni tarafından ihmal, istismar, ya da terk edilme durumu yaşamış, duygusal ve fiziksel destek almak için ebeveynleri sırtlarını çocuğa yaslamıştır. Yetersiz ebeveynlere sahip çocuklar küçük yaştan itibaren, anne babalarının duygusal bakım vereni olma rolünü üstlenmek zorunda kalmışlardır.   Ebeveynler mutlaka kendilerini sorgulamalı, kendi geçmişiyle yüzleşme cesaretini gösterebilmeli. Kendi çocukluğuna ve yaşadıklarına sırtını dönerek onları yok sayarak hayatına devam etmeye çalışınca, yaşadıklarının üzerindeki etkisi yok olmuyor, farkında olmadan çocuğuna yazık ediyor, incitiyor olabilir. Bu yazıda çocukluk yaşantılarımızın ebeveynlik tarzımızı nasıl etkilediğiyle ilgili çok trajik örnekler var. Kişisel ve Toplumsal Tarihimiz ile Ebeveynliğimizin İlişkisi Maalesef ki toplumumuzun tarihi acılarla dolu. Bu kadar acıyı yaşamış bir toplumun bireyleri olarak hepimizin geçmişinde yaralarımızın olması muhtemel. Bizim anne babalarınız da çocuktu ve onların anne babaları da. O çocukların çok büyük bir kısmı acı ve trajedi dolu aile ortamlarında büyümek zorunda kaldılar. Neticede herkes kendi trajedisini çocuğuna aktarmaya devam ediyor. Çocuklarımıza da kendi trajedimizden roller veriyoruz ve çoğu zaman en acıklı rolleri uygun görüyoruz onlara. Çünkü çocuk, anne babasının ilgisine ve sevgisine o kadar hayati derecede muhtaç ki karşılığında ne kadar ağır bedel ödeyeceğinin hiç önemi yok. Onun için hayatta kalmak yani sevilmek en öncelikli konu çünkü. Kendi anne babamızın bizim üzerimizdeki etkisini iyi analiz etmeli, yanlış tutumları kendi çocuklarımıza aktarmamalıyız. Çocuklarımız olunca birden mükemmel ebeveynler oluvermiyoruz. Kişisel ve toplumsal tarihimizin üzerimizdeki etkisi devam ediyor. Kendi yaralarımızı açıp, içindeki irini boşaltıp, iltihabı iyileştirip, pansuman yaptırabilme cesaretini gösterebilirsek, çocukluğumuzun görünmeyen ama acımasız hapishanesinden kurtulup, geçmişin bilinçsiz bir kurbanından, geçmişini bilen “onunla da yaşayabilen” bir insan olabiliriz. Nesillerdir devam eden patolojik zinciri kırabilirsek, sağlıklı bir yetişkin ve de sağlıklı bir ebeveyn olabiliriz. Sağlıklı bir çocuk yetiştirmek istiyorsak önce kendi sorunlarımızı hallederek işe başlamalıyız. Terapiye başvurmak için, hayatımızın dibe vurmasını ya da sırtımızdaki yükleri taşıyamayacak hale gelmemize gerek var mı? Terapi kişinin kendi içsel yolculuğudur. Hepimizi kendi içsel yolculuğumuza çıkmak kendimiz ve hayatımıza yapacağı en anlamlı yolculuk olacaktır.

23 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page